21 Temmuz 2013 Pazar

The Passion of the Christ (2004)



THE PASSION OF THE CHRIST1 (2004)


“Yehuda, l’bar nash b’nashak”2

     En sevdiğim olmasa da yine de sevdiğim bir İsa filmi ile karşı karşıyayız. Yönetmen koltuğunda alternatif isimlerden Mel Gibson. Mel Gibson’ın yönetmenliği hakkındaki görüşüm, Clint Eastwood’un daha verimsiz hali olduğu yönünde fakat yanlış anlaşılmasın, bu daha başarısız olduğu anlamına gelmiyor. Her yaptığı filmle adından bahsettirmeyi başaran, yetenekli bulduğum ve oyuncu olarak da keyifle izlediğim birisi Mel Gibson. İlk yazılarımda sıkmamak için araya daha güncel ve daha popüler bir İsa filmi sıkıştırma düşüncemden dolayı 3 dalda Oscar adaylığı bulunan The Passion of the Christ filmini seçtim.
     Film, İsa’nın peygamber olmuş hali ile başlıyor ve dikkati ilk çeken şey ise pek tabii filmin dili oluyor. Filmin dili Aramice3, böyle bir riske giren ve elini taşın altına koyan Mel Gibson’ı tebrik etmek gerekiyor. Ha, Aramice’nin kullanımı tam anlamıyla doğru olmayabilir, orası hakkında görüş bildirmem yanlış olacaktır fakat niyet olarak Mel Gibson alkışı hak ediyor.
     Mel Gibson akıllı davranarak bir kitap uyarlamasının yerine bu film için Benedict Fitzgerald ile beraber yazdığı senaryoyu filmleştiriyor bunun da büyük artısı, The Passion of the Christ filminin diğer İsa filmlerine kıyasla daha “film” gibi durması ve buna bağlı olarak da senaryonun üç perdelik anlatı formuna uygun olarak yazılması.
     Oyuncuların çoğunun yıldız olmayan insanlardan seçilmesi hoşuma gitti fakat Monica Bellucci’nin bu filmde neden ve nasıl yer aldığını hala anlamış değilim. Bu biraz kişisel bir görüş oldu sanırım, Bellucci’yi pek sevmiyorum, yeteneksiz buluyorum. Bunun haricinde Jim Caviezel izlediğim İsa filmleri arasında favori İsa’m.  Bundan kastım hem fiziksel olarak hem de oyunculuk olarak. Tabii bu düşüncem klasik İsa filmleri için geçerli. Hala favori İsa filmimi ve İsa’mı yazmış değilim, sanırım en sona saklayacağım.
     The Passion of the Christ’ta şiddetin dozu fazla. Bu gerekli miydi? Bence denenmesinde bir zarar yok. Diğer İsa filmleri ile aynı olması daha kötü olurdu. Şiddetin dozu sıradan filmlere göre fazla evet fakat bu film için yerinde diyebilirim. Filmin diğer İsa filmlerinden belirgin farkı ise İsa’nın son gününü ve çarmıha gerilişini anlatması. Yani film İsa ve Havarileri’nin değil de, yalnızca İsa’nın filmi. Öğretilerinden ziyade İsa’nın nasıl bir “insan” olduğunu göstermek adına yapılmış bir film, bir “insan öyküsü” ve film, insanın duygularını sömürmeden vermek istediği duygusallığı rahatça verebiliyor. Filmde gerektiği yerlerde çıkan flashbackler yerli yerinde. Flashbackin gereksiz kullanımı bu filmde yok ve bir konuyu göstererek açıklayamama gibi bir sıkıntıya düşüp de bunu flashbackle, diyalogla göstereyim hatası da yok, her şey yerli yerinde. Yapı olarak bir hatası yok filmin.
     Müzikleri pek sevdim diyemem. Fena değiller fakat ayrıştırıcı bir özellikleri de yok. Dekor ve kostümler filmin yılına göre güzel. Özellikle kostümler hoşuma gitti fakat dekorlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim fakat bu filmin bir eksisi değil. Film bir insan öyküsü olduğundan dekora pek önem vermemiş, bunu anlayabilirim hatta belki de bilinçli olarak yapılmış bir tercih olabilir bu. Dekor konusunda Quo Vadis4’i geçebilecek, hatta yanına yaklaşabilecek pek film izleyemeyeceğim sanırım yakın zamanda. 
     Sonundaki doğaüstü benzeri olaylar olmasa idi The Passion of the Christ daha iyi olacaktı benim nazarımda. O depremi göstermek yerine sembolik olarak başka bir şekilde anlatmayı deneselerdi çok daha güzel bir son olacaktı ve filmin bütününe de çok yakışacak bir sahne olacaktı kanaatindeyim. Sevdiğim filmleri birden çok daha fazla kez izlemeyi seviyorum. The Passion of the Christ’ı da üçüncü ya da dördüncü izleyişim sanırım ve daha da izleyeceğimden eminim. Sevdiğim bir film.

1 Tutku - Hz. İsa’nın Çilesi
2 Aramice bilmiyorum fakat yüzde yüz doğruluğundan emin olmasam da cümlenin anlamı şu şekildedir: “Judas, betrayest thou the Son of man with a kiss?”, “Yahuda, insanoğluna bir öpücükle mi ihanet ediyorsun?”.
3 İsa’nın anadili.
4 Ko Vadis

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder