28 Temmuz 2013 Pazar

Quo Vadis (1951)



 

QUO VADIS1 (1951)

“Remember, thou art only a man”2


     Orta uzunlukta bir uvertürden sonra, MGM’in aslanı şimdikinden farklı, çok renkli bir logoyla karşılıyor bizi ve film başlar başlamaz görkemi ile izleyiciyi sarıyor. Kostümler, yılına göre o kadar özenle hazırlanmış ki insan böylesine emek verilmiş bir şey izleyeceği için seviniyor. Özellikle Romalılar’ın kostümleri mükemmeller. Filmin ilk dakikalarında İsa’nın meşhur çarmıh taşıma sahnesi geliyor ve film İsa’nın ölümünden 30 yıl sonra başlıyor. Nero (Neron) karakterinin oyunculuğu çok eğlenceli. Benzer filmlerdeki diğer şımarık haşmetmeaplardan farklı bir auraya sahip, izlerken eğlendiğim en şımarık hükümdar portresi çizilmiş. Filmi izlediğim kaynak 2009 yılında piyasaya çıkan Amerikan menşeli Blu-Ray. Filmin süresi 171 dakika. Filmin Blu-Ray’e transferi takdire şayan. Renkler pastel tonlarda değil, dönemine göre doğal ve gren yoğunluğu rahatsız etmeyecek düzeyde, başarılı bir iş çıkarılmış.
     Film, Henryk Sienkiewicz’in 1895 tarihli Quo vadis. Powieść z czasów Nerona (Quo Vadis: A Narrative of the Time of Nero)3 kitabından uyarlanmış olup John Lee Mahin tarafından senaryolaştırılıyor. Kitabını okumadım fakat senaryoda biraz problem olduğu kesin. İş görselleştirmeye gelince iş zorlaşıyor, senaristin çok da hakkını yememek istiyorum.
     Yılına göre pek iyi çizilmemiş manzara dekorlarına sahip Quo Vadis. El ile çizildiği çok belli oluyor. Film İsa’nın hayatının anlatılmasından ziyade, öğretilerinin Paul of Tarsus (Aziz Pavlus) tarafından, eski bir Roma generaline ve ailesine anlatması ile başlıyor. Daha sonra da Paul’un aradan çıkıp yerini Peter’a (Aziz Petrus) bırakması ile devam ediyor.
     Atların süslemeleri, filmde kullanılan renkler; bu tarz şeyler çok iyi kotarıldığından filmin temeli üzerine birer kat daha çıkıyorlar. Dekorlar o kadar güzel ve kaliteli ki insan hayran kalıyor, ince işçilik çok iyi, bunu birkaç kez daha belirtmek lazım, gerçekten çok özenilmiş.
     Arena sahnesi yine dönemine göre fena sayılmayacak düzeyde. Şimdiki arena sahneleriyle kıyas olunmaz tabii fakat yadırganacak kadar kötü de değil. Filmin son 1/3. sahnesinde tempo güzelce hızlanıyor, beklenen sahneler sırasıyla ekrana geliyor.
     Müziklerden çok keyif aldım, enstrüman olarak insan sesinin ağırlıkta kullanılması tercih edilmiş. Bu da bu tarz filmlerde her zaman tercih ettiğim müzik olmuştur. 
     Oyunculuklar teatral değil (Çok nadir bazı sahneler hariç.), bu, filme yakışmış. Zaten teatral destansı filmlerin son dönemlerinde çekilen bir film Quo Vadis. 
     The Greatest Story Ever Told4’da da bahsettiğim gibi, kalabalık sahneler! Kalabalık sahneler filmin görkemini, destansı filmler arasındaki yerini sağlamlaştırmasını sağlıyor ve ufak bir ayrıntı olsa da izlerken keyfimi artırıyor. Ben filmi sevdim, fena bir film değil. Çok özlüyorum böylesine görkemli yapımları ve bence “yapım olarak”, Quo Vadis ve yakın dönemindeki filmler; Gladiator(2000), Kingdom of Heaven(2005) gibi günümüze yakın dönemde çekilen filmlerden kat kat güzeller. Birkaç tane geniş plan ordu çekimi filmi görkemli kılmıyor maalesef. Bu yüzden anaakım Hollywood sinemasının 1994-1995 gibi öldüğünü düşünüyorum.
     Robert Taylor, Marcus Vinicius rolünde yakışıklılığı ile filmin esas oğlanı (Burada protagonist diyemiyorum Robert Taylor’a çünkü film garip yapısından dolayı, karar verememişliğinden dolayı, altı çizilmiş bir protagoniste sahip değil tam olarak.) olmayı hakkıyla almış, oyunculuğu da gayet iyiydi filmde. Deborah Kerr ise Lygia rolünde güzelliğiyle büyülüyor. Leo Glenn, Petronius rolünde farklı fakat kötü olmayan güzel bir oyunculuk gösteriyor. Gelelim filmin en dikkat çekici oyuncusu olan Peter Ustinov’a. Peter Ustinov, Nero rolünde her zaman değil fakat ilgi odağının kendisi olduğu zamanlarda eski alışkanlıklarından olacaktır, büyüleyici bir teatral oyunculuk gösteriyor. Ağzımıza bir parmak bal çalıp gerisini vermiyor, Roma’yı yaktığını söylemezden önceki sahnede özellikle. Nero’nun uçarı çılgınlıklarını öyle keyifli yansıtıyor ki izlerken mest oldum.
     Film kendi janrını kendisi de pek bilmiyor. İsa’nın takipçilerini mi anlatacak yoksa Roma’yı mı anlatacak yahut Nero’yu mu anlatacak karar verememişler fakat buna rağmen film daldan dala atlamak yerine ayakları yere basar şekilde fakat yavaş ilerliyor. Filmin herkese göre olmadığı kesin fakat sadece Peter Ustinov için bile izlenebilir.

1 Ko Vadis
2 Osmanlı İmparatorluğu’ndaki “Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var.” sözüne benzer, “Unutma, sen sadece etten kemikten bir insansin” manasına gelen bir söz. “Hominem te memento.”.
3 Kitabın güncel baskısı Literatür Yayıncılık tarafından Türkçe’de yayımlanmıştır.
4 En Büyük Hikaye
5 Gladyatör
6 Cennetin Krallığı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder